Vergi Ceza İhbarnamesi Nedir?
Vergi ceza ihbarnamesi, kesilen vergi aslı ve vergi cezalarının vergi sorumlusu veya mükellefe tebliğ edildiği/bildirildiği belgedir. Vergi/ceza ihbarnamesi, Vergi Usul Kanunu’nun öngördüğü şekil ve içeriğe uygun düzenlenmelidir. Aksi takdirde, usule aykırı düzenlenen vergi ceza ihbarnamesi geçersiz hale gelir. Vergi/ceza ihbarnamalerine karşı vergi mahkemesinde iptal davası açılabilir.
Vergi/ceza ihbarnamesi, mükellefe bildirim yapılarak ödeme, itiraz etme veya iptal davası açma haklarını kullanmasına imkan tanıyan bir vesikadır. Vergi/ceza ihbaranamesinde özetle; vergi veya vergi cezası kesilen gerçek veya tüzel kişinin kim olduğu, verginin türü, verginin aslı ve cezasının miktarı, vergi aslı veya cezasının hukuki dayanağı olan vergi inceleme raporu veya takdir komisyonu bilgileri, ihbarnamedeki vergi aslı veya cezasına karşı dava açma yeri ve süresi yer almalıdır.
Vergi/Ceza İhbarnameleri Nasıl Düzenlenmelidir?
A. Vergi ihbarnamesi şu bilgileri içerecek şekilde düzenlenmelidir (VUK m.35):
- İhbarnamenin sıra numarası;
- İhbarnamenin tanzim tarihi;
- Verginin nev’i;
- Mükellefin soyadı adı (Tüzel kişilerde unvanı);
- Mükellefin açık adresi;
- Vergilendirme dönemi;
- Verginin matrahı;
- Verginin hesabı;
- Verginin miktarı;
- Kısa ve açık bir ifade ile ikmalen veya re’sen vergi tarhını icabettiren sebepler;
- Vergi mahkemesinde dava açma süresi;
- Vergi mahkemesinde dava açma şekli.
İkmalen ve re’sen tarh edilen vergiler “İhbarname” ile ilgililere tebliğ olunur. Türü ve doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ihbarname kullanılır (VUK m.34)
B. Ceza ihbarnamesi şu bilgileri içerecek şekilde düzenlenmelidir (VUK m.366):
- İhbarnamenin sıra numarası;
- Tanzim tarihi;
- İlgililerin soyadı, adı ve unvanı;
- Varsa mükellef numarası; (Mükellef hesap numarası)
- İlgilinin açık adresi;
- Olayın izahı; (Kanunun madde ve fıkra numaraları gösterilmek ve mevcut deliller
bildirilmek suretiyle) - Olayın ilgili bulunduğu vergilendirme veya hesap dönemi;
- Varsa cezanın ilgili bulunduğu vergiye ait ihbarnamenin tarih ve numarası;
- Varsa tekerrür ve içtima durumu;
- Vergi cezasının hesabı ve miktarı;
- Vergi mahkemesinde dava açma süresi.
Takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve re’sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer sureti vergi ihbarnamesine eklenir (VUK m.35/son). Cezayı gerektiren olayın tesbitine dair tutanak sureti ile inceleme raporunun birer örneği vergi/ceza ihbarnamesine eklenmelidir (VUK m.366/son). Ancak vurgulamak gerekir ki, vergi/ceza ihbarnamesinde mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut vergi/ceza ihbarnamesinin görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunması ihbarnameyi hükümsüz kılar. Vergi/ceza ihbarnamesi, esasa etkili olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki
kıymetini kaybetmez. Bu nedenle, tutanak veya inceleme raporunun vergi/ceza ihbarnamesine eklenmemesi ihbarnameyi hukuka aykırı hale getirmez. Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir.
Verginin tarhının, cezanın kesilmesinin, bunları duyuran ihbarnamelerden ve tebliğinden ayrılığını göstermektedir. İhbarnameye eklenmesi gereken takdir komisyonu kararının ve vergi inceleme raporunun ihbarname ile birlikte tebliğ edilmemesi, ihbarnamenin tebliğ tarihine göre süresinde açılan bir davada vergilendirmeyi hükümsüz kılacak bir hukuka aykırılık oluşturmayacağı gibi, ihbarnamenin değil, tebliğinin tam yapılmadığının kabulünü gerektireceğinden, ancak dava açılması için öngörülen sürenin işlemesini başlatmayan bir neden oluşturur. Bu durumda, süresinde açılmış bir davanın incelenmesi sırasında inceleme raporunun ihbarnameye eklenmediğinin dosyada bulunan herhangi bir kanıtın varlığı sebebiyle kabul edilmesi halinde, davanın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 5. fıkrası uyarınca dava dosyasına idare tarafından sunulacak olan inceleme raporunun davacıya tebliğinden sonra aynı Kanun’un 21. maddesi de gözetilerek incelenmesi olanaklıdır (Danıştay 3D-K.2021/864).
İlgililer hakkında herhangi bir vergilendirme işlemini barındırmadığından icrai olmayan vergi inceleme raporu ve vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmemesi esasa etkili bir şekil hatası olmayıp, ihbarnamenin tebellüğünden itibaren dava açma süresi içinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı mercine taşınarak idarenin bütün iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanı elde edilmesi ve vergi yargılamasında dava açma süresine eşit olan savunma süresinde davacının idarece öne sürülen iddialara karşı savunmada bulunması imkanının varlığı karşısında, silahların eşitsizliği nedeniyle hak arama hürriyeti bağlamında savunma hakkının ihlal edildiğinden söz edilemeyeceğinden, davanın esasının, tarhiyat ve özel usulsüzlük cezası kalemleri ayrı ayrı irdelenmek üzere incelenerek bir sonuca varılması gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararının vergi ve cezaların kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına davalı idarece yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir (Danıştay 3D-K.2021/4143).
Vergi Ceza İhbarnamesine İtiraz ve İptal Davası
1. Doğrudan İptal Davası Açma: Vergi/ceza ihbarnamesine karşı, ceza ihbarmanesinin mükellefe tebliğinden itibaren 30 gün içinde iptal davası açılabilir. Vergi ceza ihbarnamesindeki vergi aslı ve vergi cezasının iptali davasına bakmaya görevli mahkeme vergi mahkemesi olarak düzenlenmiştir.
2. İdari İtiraz Yolundan Sonra İptal Davası Açma: Vergi aslı veya vergi cezalarında yapılan hatalar, bu kanunda vergi hataları için belli edilen usul ve şartlara göre düzeltilir. Vergi hatalarında düzeltme zamanaşımı olarak kabul edilen süre esasen hak düşürücü süredir. Bu süre vergiyi doğuran olayın doğduğu takvim yılını izleyen yılın başından başlamak üzere 5 yıldır. Vergi ziyaı cezasının idari yoldan düzeltilmesi için 5 yıllık süre içinde vergi dairesine başvurulmalıdır. Vergi ziyaı cezasındaki hatayı idari yoldan düzeltme yetkisi vergi dairesi müdürüne aittir. Mükellefin düzeltme talebi halinde, 30 günlük iptal davası açma süresinden düzeltme talep etmek için harcanan gün sayısının düşülmesi suretiyle dava açma süresi hesaplanır. 30 günlük iptal davası açma süresi içerisinde yapılan düzeltme başvuruları iptal davası açma süresini kendiliğinden durdurur. Örneğin, mükellefin 30 günlük iptal davası açma süresinin 14. gününde Vergi Dairesine başvurarak düzeltme isteminde bulunması halinde, Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 30 gün içinde istemin reddedilmesi veya 60 gün içinde cevap verilmeyerek reddedilmiş sayılması halinde ret kararının mükellefe tebliği veya reddedilmiş sayılma gününden itibaren kalan 16 gün içinde Vergi Mahkemesinde iptal davası açması gerekir.
3. Uzlaşma Başvurusu Sonrasında İptal Davası Açma: Mükellef veya ceza muhatabı ceza ihbarnamesinin kendisine tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma talep
ettiği vergi salı veya cezası için ancak uzlaşma sağlanamadığı takdirde iptal davası açma yoluna gidebilir. Mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma yoluna gittiği aynı vergi aslı veya cezası için uzlaşma talebinden önce iptal davası açmışsa, açılan dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi aslı veya cezasına karşı iptal davası açamaz. Uzlaşmanın sağlanamaması halinde mükellef veya ceza muhatabı; vergi aslı veya cezasına karşı uzlaşmanın sağlanamadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel
hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, uzlaşma sürecinde iptal davası açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu süre tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar (VUK m.Ek-7).
Vergi/Ceza İhbarnamelerine Karşı Yürütmenin Durdurulması Kararı
Yürütmenin durdurulması kararı; idari işlemin yürütülmesini (icra edilmesini) açılan idari davanın sonuna kadar durduran ve dava konusu idari işlemin tüm hukuki sonuçlarını askıya alan tedbir mahiyetinde bir karardır. Yürütmenin durdurulması kararı, idari işlemin yürütülmesini askıya alır, böylece işlem nedeniyle ilgililerin mağdur olması engellenir.
Vergi mahkemelerinde, vergi/ceza ihbarnamelerinde yer alan vergi aslı veya cezasının iptali davasının açılması halinde, bu cezaların tahsil işlemi dava sonuna kadar durdurulur (İYUK m.27). Vergi aslı veya cezasının tahsilinin durdurulması için vergi mahkemesinden ayrıca yürütmenin durdurulması kararı alınmasına gerek yoktur, tahsil işlemleri kendiliğinden durmaktadır.
Vergi/Ceza İhbarnamesi Danıştay Kararları
Vergi Tekniği Raporunun Vergi/Ceza İhbarnamesine Eklenmemesi
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 35. maddesinin son fıkrasında, vergi inceleme raporlarının ekleneceği belirtilen ihbarnameler; Kanunun 34. maddesi uyarınca, ikmalen ve re’sen salınan vergilerin, ilgililere tebliğini sağlayan işlemler olup, değinilen düzenlemeler uyarınca ana kural, vergi inceleme raporlarının vergi ve ceza ihbarnamesine eklenerek tebliğ edilmesidir. Genel olarak uygulamada da bu şekilde yerine getirilmekle birlikte, söz konusu raporların eklenmediği durumlarda, ilk derece mahkemesi tarafından ara kararıyla istenmesi ya da re’sen idarece dava dosyasına sunulması üzerine davacı tarafından incelenmek ve haklılığını ortaya koymaya yönelik delillerini sunmasına imkan vermek suretiyle bu eksikliğin, yargılama aşamasında giderilmesi mümkündür.
Mahkeme tarafından istenilmesine rağmen idarece sunulmamasının söz konusu olabileceği hallerde ise, bu durumun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hangisine aykırı düştüğü belirlenerek karar verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla yargılama aşamasında, mahkemece tesis edilmesi gereken “savunma hakkı”nın, idare tarafından sağlanmadığı gerekçesine dayanılamayacağı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına tarh edilen dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnameler tebliğ edilirken ihbarnamelerin dayanağı vergi tekniği raporunun tebliğ edilmediği, Mahkemece bu durumun davacının savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına dayanak alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar vergi tekniği raporunun ihbarnamelere eklenerek davacıya tebliğ edilmediği belirtilmiş ise de; dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebellüğünden itibaren dava açma süresi içinde Vergi Mahkemesinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı mercine taşınarak idarenin tüm iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanının elde edildiği, davalı idarece savunma dilekçesi ekinde tarhiyatın dayanağı olarak gösterilen vergi tekniği raporunun sunulduğu görülmektedir.
Bu durumda, idarece dava dosyasına sunulan davacı hakkında düzenlenen rapor davacıya tebliğ edilip, davacının haklılığını ortaya koymaya yönelik delillerini ileri sürmesine imkan verilmek ve uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken cezalı tarhiyatın kaldırılmasına hükmeden Mahkeme kararının kaldırılması istemiyle yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır (Danıştay 4D -Karar : 2021/3039).
Vergi Ceza İhbarnamelerinin Tebliğinde Zamanaşımı
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi” başlıklı 10. maddesinin (a) bendinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması şeklinde tanımlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış ve zamanaşımının, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilmiş, 114. maddede vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi açısından vergi alacağı, katma değer vergisinin konusunu oluşturan teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte doğacaktır. Ancak teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte ödenecek katma vergisinin ortaya çıkmaması, vergi alacağının henüz doğmadığı anlamına gelmemektedir. Önceki yıldan devreden katma değer vergisinin azaltılmasına bağlı olarak, devreden katma değer vergisi tutarlarının düzeltilmesi durumunda, sonraki dönemlere ait katma değer vergisi beyan tablolarında ortaya çıkan zincirleme etki sonucunda, takip eden yılda ödenecek katma değer vergisi bulunması halini, vergi alacağının bu yılda ortaya çıktığı ve bu nedenle zamanaşımının bu yılı takip eden yıldan itibaren başlayacağı şeklinde yorumlamak, mükelleflerin katma değer vergisi beyan tablosuna göre değişken ve süresi belirli olmayan bir zamanaşımı süresine tabi olması sonucunu doğuracaktır.
İncelenen dosyada davacının, 2009 yılında kayıt ve beyanlarına dahil ettiği sahte olduğu belirtilen faturalar üzerinden hesaplayarak Aralık döneminde beyan ettiği tutarın azaltılmasından kaynaklanan sonraki yıl beyan tablosunun düzeltilmesi sonucu 2010 yılının muhtelif dönemleri için tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerini içeren ihbarnameler için dikkate alınacak zamanaşımı süresinin de, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı takip eden yılın başından itibaren hesaplanması hukuka uygun olacaktır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu vergi/ceza ihbarnamelerinin vergi alacağının doğduğu takvim yılı olan 2009 yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmesi gerekirken, 08/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden, ihbarnameler içeriği vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı sonucuna ulaşılmıştır (VDDGK
Karar : 2021/877).
Vergi/Ceza İhbarnamesi Olmadan E-Devlet Üzerindeki Vergi Borcuna Dava Açılması
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinde, dava dilekçelerinin dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, Kanunun 15/1-b maddesinde de, dava konusu edilebilecek bir işlem bulunmadığı takdirde davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır. Dava konusu olayda, davacı tarafından, e-devlet sistemi üzerinden vergi borcu sorgusu üzerine öğrendiği 2013 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı kurumlar ve kurum geçici vergisi tarhiyatlarına ilişkin vergi borçlarının dava konusu edildiği görülmektedir.
Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarhedilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra, 378. maddesinde de; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarhedilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
Bu durumda; bilgilendirici mahiyette olan e-devlet sistemindeki vergi borcu bilgisinin idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın reddi gerekmekte iken, belirtilen gerekçeyle davayı kabul eden Mahkeme kararının kaldırılması isteminin reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır (Danıştay 4.Dairesi-Karar : 2021/4113).
Vergi İnceleme Raporunun Vergi/Ceza İhbarnamesine Eklenmemesi
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, 34. maddesinde yer alan hükme göre, vergi ihbarnamesi, idarenin tarh ettiği vergiyi, ceza ihbarnamesi ise, 366. maddesinin birinci fıkrasında yer verildiği gibi, 365. madde uyarınca kesilen cezayı ilgililere duyuran bildirimlerdir. Tarh edilmiş olan vergi veya kesilmiş cezaya ilişkin ihbarnamelerde yer alması gereken hususlar adı geçen Kanunun 35. maddesinin birinci fıkrasında on iki bentte ve takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve re’sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye ekleneceği maddenin son fıkrasında belirtilmiş olup, bu unsurlardan herhangi birinin eksik veya yanlış yazılmasının ihbarnamenin hukuksal değerini yitirmesine yol açmayacağı “Hatalı Tebliğler” başlıklı 108. maddesinde düzenlenmiş ve ihbarnamelerde sadece mükellefin adının, verginin nev’inin veya miktarının ve vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olmasının veya ihbarnamenin görevli bir makam tarafından düzenlenmemiş olmasının ihbarnameyi hükümsüz kılacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerine göre, 213 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca ihbarnameye eklenecek unsurlar arasında sayılmayan vergi inceleme raporunun tebliğ edilmemesi ihbarnamelerin hukuksal değerini yitirmesine yol açmayacak, Kanunun 108. maddesi kapsamında hatalı tebliğ olarak da değerlendirilemeyecektir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına tarh edilen dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebliğ edildiği ancak dayanağı vergi inceleme raporunun tebliğ edilmediği, Vergi Mahkemesince bu durumun davacının savunma hakkını kısıtladığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına dayanak alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar raporun ihbarnameye eklenerek davacıya tebliğ edilmediği belirtilmiş ise de; anılan raporun davalı idarenin savunma dilekçesi ekinde mevcut olduğu ve dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebellüğünden itibaren dava açma süresi içinde Vergi Mahkemesinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı mercine taşınarak idarenin tüm iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanının elde edildiği görülmektedir (Danıştay 4D – Karar : 2021/658).
Ceza İhbarnamelerininin Numarası Yerine Tebliğ Zarfının Numarasının Yazılması
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 9. maddesinde, çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği ve görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 16.12.2014 tarih ve 20141216135080000016-20141216135080000019 sayılı dört adet vergi ceza ihbarnamesinin, 20141217685000000016-20141217685000000019 sayılı dört adet tebliğ zarfı ile 05.01.2015 tarihinde davacı şirket vekili .’e tebliğ edildiği, 04.02.2015 tarihinde davacı vekili tarafından vergi ceza ihbarnamelerinin tarih ve numarası yazılmak yerine ihbarnamelerin tebliğ edildiği zarfların tarih ve numarası yazılarak vergi ceza ihbarnamelerinin iptalinin istemiyle Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 12.02.2015 tarihinde verilen dilekçeyle dava açıldığı, davanın görev yönünden reddine ilişkin E:2015/131, K2015/64 sayılı karara yönelik davacının temyiz istemini reddeden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2015 tarih ve E:2015/10039, K2015/9950 sayılı ilamının 28.10.2015 tarihinde davacı şirket vekiline tebliğ edildiği ve söz konusu vergi ceza ihbarnamelerinde yer alan geçici vergi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle davacı tarafından verilen 27.11.2015 tarihli dilekçeyle vergi mahkemesinde açılan davanın, yukarıda yazılı gerekçeyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Olayda her ne kadar Vergi Mahkemesince Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava konusu edilen ihbarnameler arasında Vergi Mahkemesinde iptali istenilen ihbarnamelerin yer almadığı, dolayısıyla dava konusu ihbarnamelere karşı süresinde dava açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde sehven dava konusu ihbarnamelerin numaraları yerine ihbarnamelerin içinde bulunduğu tebliğ zarflarının numaralarının yazıldığı, zarfların üzerinde ihbarnamelerin numaralarının da yer aldığı, dolayısıyla adli yargıda açılan davada iptali istenilen ve tebliğ zarflarının üzerinde de yazılı olan ihbarnameler ile Vergi Mahkemesinde iptali istenilen ihbarnamelerin aynı olduğu görüldüğünden, anılan Mahkemenin görev ret kararının Yargıtay kararı ile kesinleşmesini izleyen günden itibaren yukarıda sözü edilen Yasa hükmü uyarınca 30 gün içinde açılan davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken kararda yazılı gerekçeyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır (Danıştay 9D-Karar : 2017/9335).
Nuroğlu Hukuk Bürosu