Gümrük Vergi ve Cezası Nedir?
“Gümrük vergileri” deyimi, bir eşyanın Türkiye’ye ithali veya Türkiye’den ihracı üzerine eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü ifade etmektedir (Gümrük Kanunu m.3/8). Gümrük vergilerine örnek olarak; ilave gümrük vergisi, tek ve maktu vergi, özel tüketim vergisi, katma değer vergisi, dampinge karşı vergi vb. pek çok vergi gösterilebilir.
İhraç veya ithal edilen eşyaya ilişkin gümrük vergisinin hiç alınmadığının veya noksan alındığının tespit edilmesi halinde gümrük müdürlükleri tarafından yükümlülere veya ceza muhataplarına, gümrük vergisi ek tahakkuk ve varsa para cezası kararları tebliğ edilmektedir. İlgililer bu gümrük vergisi ve cezalarını ödemek istemedikleri takdirde gümrük idaresiyle uzlaşma, idari itiraz veya iptal davası açma yollarına başvurabilirler.
Gümrük vergi kabahati ve cezaları; vergi kaybına neden olan gümrük kabahat ve cezaları ile usulsüzlük cezaları olmak üzere ikiye ayrılır:
-
Vergi kaybına neden olan gümrük kabahat ve para cezaları, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234 ila 238. maddeleri arasında yer almaktadır. Vergi kaybı olmadan bu maddelerde belirtilen gümrük vergisi cezalarının kesilmesi mümkün değildir. Usule aykırı bir işlem olmasına rağmen, ortada bir vergi kaybı yoksa, ilgililer hakkında usulsüzlük cezası kesilebilir.
-
Usulsüzlük cezaları ise, 4458 Gümrük Kanunu’nun 239 ile 241. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Usulsüzlük, vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine aykırı hareket edilmesidir (VUK m.351).
Gümrük kabahatlarinin işlenmesinde ilgilinin kastına bakılmaz. Gümrük kabahatleri nedeniyle kesilen para cezalarında ilgilinin kasıtlı olması aranmasa da en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
Gümrük Vergileri ile Gümrük Para Cezalarında Uzlaşma, İtiraz ve İptal Davası
Gümrük vergileri ile gümrük para cezalarına karşı idari yargıda (vergi mahkemesinde) doğrudan iptal davası açmak mümkün değildir. Vergi tahakkukuna veya vergi cezası kesme işlemine karşı, öncelikle Gümrük Kanunu m.242 gereği idari itiraz yoluna başvurulmalıdır. 4458 sayılı Gümrük Kanununda yer alan bu idari itiraz usulü tamamlandıktan sonra idari yargı yolunda iptal davası açılabilir. Uzlaşma başvurusu yapılan gümrük vergi alacağı veya gümrük cezaları ile ilgili uzlaşma başvurusunun sonuçsuz kalması halinde, itiraz yoluna gidildikten sonra itiraz başvurusunun reddi halinde aynı şekilde iptal davası açılabilir.
İdari yargıda dava açılmadan önce idari başvuru yolları tüketilmesi zorunlu yollardır. İlgililerin gümrük vergileri, gümrük cezaları ve idari kararların kendilerine tebliği üzerine itiraz başvurusunda bulunma veya uzlaşma yoluna gitme konusunda seçimlik hakları vardır:
1. İdari İtiraz Yolu ve Sonrasında İptal Davası: Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı
tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir (Gümrük Kanunu m.242/1). Gümrük Müdürlüğü tarafından kesilen gümrük para cezalarına karlı Gümrük Başmüdürlüğü’ne idari itiraz yapılabilir. Örneğin, Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nün tahakkuk ettirdiği vergi ve gümrük cezalarına karşı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’ne itiraz edilebilir. İdareye intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir. İtiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itiraz süresinde yapılmış sayılır ve idarece yetkili makama ulaştırılır (Gümrük Kanunu m.242/2-3-4). İtirazın reddi kararlarına karşı gümrük vergi ve cezalarının kesildiği, yani işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı merciine (vergi mahkemesi) tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içinde (30 gün) başvurulabilir.
2. Uzlaşma Başvurusu veya Sonrasında İtiraz veya İptal Davası İlgililerin beyanları ile gümrük idaresince yapılan tespit sonucunda belirlenen farklılıklara ilişkin tebliğ edilen gümrük vergileri alacakları ile gümrük vergi cezaları hakkında uzlaşma yoluna gidilebilir. Yani, gümrük idarelerince düzenlenen ek tahakkuk ve ceza kararı muhteviyatı alacaklar için yükümlü veya ceza muhatabı tarafından uzlaşma başvurusu yapılabilir. Uzlaşma talebinin, gümrük vergi alacağı veya cezalarının tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde yapılması gerekir. Özellikle belirtelim ki, henüz aleyhine itiraz başvurusu yapılmamış gümrük vergileri ve cezalar için uzlaşma başvurusu yapılabilir. Uzlaşma kapsamına giren gümrük vergi alacakları ve cezaları şunlardır (Gümrük Kanunu m.244/1):
-
Beyan ile gümrük idaresi tarafından yapılan tespit sonucunda belirlenen farklılıklara
ilişkin tebliğ edilen gümrük vergileri alacakları, -
Gümrük idaresi tarafından tespit edilmesinden önce beyan sahibi tarafından bildirilen
farklılıklara ilişkin tebliğ edilen gümrük vergileri alacakları, -
4458 sayılı Gümrük Kanunu ve ilgili diğer kanunlar uyarınca gümrük idaresi tarafından düzenlenen idari
para cezaları (gümrük cezaları).
Uzlaşma talebi, itiraz veya iptal davası açma süresi durdurur. Yani, uzlaşmadan hemen sonra gümrük vergi alacaklarına veya gümrük vergi para cezalarına karşı itiraz yoluna başvurmak ve itirazın sonucuna göre iptal davası açabilmek mümkündür. Uzlaşmanın gerçekleştirilememiş olması halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz.
Gümrük vergileri ve cezalarına ilişkin fiilin, 5607 sayılı Kanunda yer alan kaçakçılık suçları ile ilişkili olması hâlinde uzlaşma hükümleri uygulanamaz.
Uzlaşma talepleri, gümrük uzlaşma komisyonları tarafından değerlendirilir. Uzlaşma tutanakları kesin olup gereği idarece derhal yerine getirilir. Vergi yükümlüsü
veya ceza muhatabı, üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikâyette bulunamaz. Uzlaşılan gümrük vergileri ve cezalar, uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. (Gümrük Kanunu m.244/3-4-5).
Gümrük Vergi veya Cezalarında Yürütmenin Durdurulması Kararı
Yürütmenin durdurulması kararı; idari işlemin yürütülmesini (icra edilmesini) açılan idari davanın sonuna kadar durduran ve dava konusu idari işlemin tüm hukuki sonuçlarını askıya alan tedbir mahiyetinde bir karardır. Yürütmenin durdurulması kararı, idari işlemin yürütülmesini askıya alır, böylece işlem nedeniyle ilgililerin mağdur olması engellenir.
Vergi mahkemelerinde, gümrük vergi alacağı veya gümrük vergi cezasının iptali davasının açılması halinde, bu vergi veya cezaların tahsil işlemi dava sonuna kadar durdurulur (İYUK m.27). Gümrük vergi alacağı veya gümrük vergi cezasının tahsilinin durdurulması için vergi mahkemesinden ayrıca yürütmenin durdurulması kararı alınmasına gerek yoktur, tahsil işlemleri kendiliğinden durmaktadır.
Gümrük Vergisi veya Para Cezaları Danıştay Kararları
Ek Gümrük Vergi Cezasına İtirazda Zımni Red Halinde Ödeme Emri Çıkarılması
Davacı adına tescilli 28.1.2010 gün ve 29355 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden bahisle, ek olarak tahakkuk ettirilen özel tüketim ve katma değer vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; davacının, ödeme emrinin konusunu oluşturan ek tahakkuk ve para cezalarına karşı yaptığı itiraz başvurusuna ilgili makam tarafından 30 gün içinde cevap verilmeyerek itirazın zımnen reddedildiği ve zımni ret işlemine karşı süresinde dava açılmadığından, tahakkuk ve para cezalarının kesinleştiği, bu nedenle, kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden İstanbul Birinci Vergi Mahkemesinin 27.2.2015 gün ve E:2014/122; K:2015/378 sayılı kararının; ödeme emrinin konusunu oluşturan ek tahakkuk ve para cezalarına yapılan itirazın zımnen reddi üzerine dava açmanın davacı lehine bir seçimlik hak olduğu, İdarenin, itiraza cevap vermek suretiyle üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek yerine, zımni ret işlemine karşı dava açılması yoluna gidilmemesi nedeniyle, amme alacağının kesinleştiğinden bahisle ödeme emri düzenlemesinin hakkaniyete aykırı olduğu, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 242`nci maddesinde, yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ
tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceği; idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği; itiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itirazın süresinde yapılmış sayılacağı ve idarece yetkili makama ulaştırılacağı; itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, gümrük vergileri ve para cezalarında, idari davaya konu edilebilecek işlemin, tahakkuk ve para cezasına karşı, öngörülen usule göre yapılan itiraz üzerine, ilgili makamca tesis edilen olumsuz işlem olduğu açıktır. Dolayısıyla, öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulması olanaklı olmadığından, yükümlülerin itirazlarının, otuz gün içinde karara bağlanarak ilgisine tebliği zorunlu olup, bu süre
içerisinde cevap verilmemesi halinde, idari itirazın zımnen reddedildiğinin kabulü gerekmektedir.
Öte yandan zımni ret müessesi ile, idari makamların kanunen belirlenen süreler içerisinde cevap vermemeleri durumunda; istemin reddi kabul edilmek suretiyle, bireylerin hak arama hürriyetlerinin sürüncemede bırakılmayarak bir an önce kullanılmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu müessese, idari makamlarca, idari başvuruları sürüncemede bırakma ve bireyleri yargısal korumadan caydırma sonucu doğurmamalıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından adına tescilli beyanname muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan ek tahakkuk ve alınan para cezası kararlarının 21.5.2012 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, 5.6.2012 tarihinde süresi içerisinde itiraz başvurusunda bulunulduğu; ilgili makam tarafından 30 gün içinde cevap verilmediği gibi zımni ret işlemine karşı süresinde dava açılmayarak ek tahakkuk ve para cezalarının kesinleştiğinden bahisle, söz konusu amme alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Olayda; her ne kadar, dava konusu ödeme emri, konusunu oluşturan vergi ve cezaların, ilgili zımni ret işlemine karşı süresinde dava açılmayarak kesinleştiğinden bahisle tahsili amacıyla düzenlenmiş ise de; ek tahakkuka ve cezalara karşı süresi içerisinde yapılan itiraz başvurusunun, Gümrük Bölge Müdürlüğünce karara bağlanmadığı, başka bir ifade ile, kamu alacağının henüz idari yönden kesinleşmediği anlaşıldığından, 4458 sayılı Kanunun 242`nci maddesi gereğince yapılan itiraz başvurularını 30 gün içinde karara bağlayarak ilgilisine tebliğ etme görevi olan idarenin, davacının itiraz başvurusunu yanıtlamak yerine, davacıya tanınan bir hak olan zımni ret müessesesini davacı aleyhine kullanmak suretiyle ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir (Danıştay 7D-Karar : 2018/2342).
Gümrük Vergilerine İtiraz Dilekçesinin Yanlış Kuruma Verilmesi
Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen özel tüketim ve katma değer vergilerine vaki itirazın gümrük müdürlüğünce reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen vergilerin faizi ile birlikte iadesine hükmolunması istemiyle açılan davanın; olayda, 15 günlük itiraz süresinin geçirilmesinden sonra, 04.01.2011 tarihinde Gümrük Başmüdürlüğüne sunulmak üzere Gümrük Müdürlüğüne verilen dilekçeyle itiraz başvurusunda bulunulduğu, ihtirazi kayda ilişkin verilen cevabın davacıya yeni bir dava açma hakkı kazandırmayacağı, dolayısıyla, itiraz süresi geçirildikten sonra yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddi yolunda verilen mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242’nci maddesinde, yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği, itiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itirazın süresinde yapılmış sayılacağı ve idarece yetkili makama ulaştırılacağı, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen hukuki duruma göre, vergi tahakkuklarına ve para cezası kararlarına karşı yapılan itiraz başvuruları, yargı yerlerine müracaat edilmeden önce ilgililerce tüketilmesi zorunlu idari başvuru yollarıdır. Bu başvurular için öngörülen ve kamu düzeniyle ilgili olan sürelere uyulmamış olması halinde, bu durumun idari yargı yerlerince kendiliklerinden nazara alınması, İdari Yargılama Hukukunun gereklerindendir.
Olayda; davacı adına 10.12.2010 tarihinde tescil edilen serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle, aynı tarihte taahhütlü olarak postaya verilen dilekçeyle ihtirazi kayıtla yapılan beyana dayalı olarak tahakkuk ettirilen özel tüketim ve katma değer vergilerine karşı, yukarıda sözü edilen dilekçe ile aynı zamanda gümrük müdürlüğüne itiraz edildiği; her ne kadar itiraz dilekçesi süresi içinde yanlış makama verilmiş ise de, yukarıda anılan Gümrük Kanunu’nun 242’nci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca, dilekçenin verildiği makamca, itiraz dilekçesinin yetkili makama ulaştırılması suretiyle itirazın esasının incelenmesinin sağlanması gerekirken, başvuru hakkında ilgilinin yanıltılması suretiyle işlem tesis edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davaya konu işlemin iptali gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir (D7D
-Karar : 2016/927).
İhtirazi Kayıt İleri Sürerek Beyyaname Verilmesi
Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile 6802.93.10.00.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda beyan edilen eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen dampinge karşı vergi ve katma değer vergisine vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı, işin esasını incelemek suretiyle reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 61’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, tescil edilmiş beyannamenin, ait olduğu eşyanın vergileri ve para cezalarından dolayı taahhüt niteliğinde beyan sahibini bağlayacağı ve gümrük vergileri tahakkukuna esas tutulacağı; 242’nci maddesinin 1’inci fıkrasında; yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri, 2’nci fıkrasında; idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği, 4’üncü fıkrasında da; itirazın reddi kararlarına karşı, işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, yükümlülerin idari itiraz yoluna başvurabilmeleri için, kendi beyanlarının dışında tahakkuk işlemi yapılarak tebliğ edilmesi gerekir. Yükümlülerin kendi beyanları üzerine tahakkuk eden gümrük vergilerine karşı idari itiraz yoluna gidebilmesi için, öncelikle, beyannamenin tescil edildiği tarihte, yükümlüler tarafından, beyannameye ihtirazi kayıt konulması veya bu kaydı içeren dilekçenin anılan tarihte idarenin kaydına girmesi gerekir. İhtirazi kayıt; belli hakları kullanma konusunda serbestliğini korumak isteyen tarafın, bu konuda ön koşul ileri sürmesi, çekince koymasıdır. İhtirazi kayıt, beyanın serbest irade ile yapılmadığını ortaya koyar. Beyanlarının, yükümlüleri bağlamadığından söz edilebilmesi için, ihtirazi kaydın, beyannamenin tescil edildiği tarihte konulması gerekir. Ancak bu şekilde, beyanın, yükümlülerin iradesi dışında gerçekleştiği anlaşılabilir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, beyannamenin tescil edildiği 05.05.2011 tarihinde ihtirazi kayıt konulmadığı, 06.05.2011 tarihinde Gümrük Müdürlüğü kayıtlarına intikal ettirilen dilekçeyle yapılan başvuruda, “ihtirazi kayıtla vergileri ödemek istedikleri”nin belirtildiği, daha sonra söz konusu vergilere vaki itirazın zımnen reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle, işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Olayda; 05.05.2011 tarihinde, ihtirazi kayıt konulmaksızın yapılan beyan üzerine tahakkuk ettirilen vergilere karşı idari itiraz prosedürünün işletilmesi ve itirazın zımnen reddine dair işlemin dava konusu yapılması hukuken olanaklı bulunmadığından, davanın reddine dair mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir (Danıştay 7.Daire- Karar : 2015/7560).
Gümrük Vergileri ve Cezalarında Uzlaşma Yolu
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına 22.05.2009 gün ve 3627 sayılı tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın ödeme şeklinin peşin ödeme olmadığından bahisle yapılan kaynak kullanımını destekleme fonu payı ve katma değer vergisi tahakkukuna dair işlemin
02.05.2012 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, davacı tarafından, idari itiraz süresi içerisinde (17.05.2012 tarihinde) uzlaşma yoluna başvurulduğu; uzlaşma başvurusuna ilişkin sürecin sonuçlanması beklenmeksizin, vergi ve fon payı tahakkukunun iptali istemiyle, 04.06.2012 tarihinde İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesinin kayıtlarına alınan dilekçeyle işbu davanın açıldığı; diğer taraftan, uzlaşma sağlanamaması ve bu hususta 28.06.2012 tarih ve 90 sayılı tutanağın düzenlenmesinin ardından, tahakkuka yönelik olarak, 02.07.2012 tarihinde, Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü nezdinde itiraz edildiği anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun, 07.10.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5911 sayılı Kanun ile 25.08.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 137’nci maddesiyle değişik şeklinde, usule ilişkin hükümlerin, 4458 sayılı Kanun’un olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli kapsamında gerçekleştirilen ithalatlarda uygulanmayacağı yolunda geçici bir hükme yer verilmemiş bulunması ve usul hükümlerinin yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği yolundaki hukuk ilkesi karşısında, uyuşmazlıkta, 4458 sayılı Kanun’un 5911 ve 6111 sayılı Kanunlarla değişik şeklinde yer alan ve usul hükmü niteliğindeki, idari itiraz yolu ve süresi ile uzlaşmaya ilişkin hükümlerin dikkate alınması gerekmektedir.
4458 sayılı Kanun’un 5911 sayılı Kanun’la değişik 242’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri; 2’nci fıkrasında, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği; 4’üncü fıkrasında da, itirazın reddi kararlarına karşı, işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği ifade edilmiş; aynı Kanun’un 6111 sayılı Kanun’la değişik 244’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, beyan ile gümrük idaresince yapılan tespit sonucunda belirlenen farklılıklara ilişkin tebliğ edilen gümrük vergileri alacakları ile bu Kanun’da ve ilgili diğer kanunlarda öngörülen cezalar hakkında; yükümlü veya ceza muhatabı tarafından, söz konusu eksiklik veya aykırılıkların kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten veya kanun hükümlerini yanlış yorumlamaktan kaynaklandığının veya yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda, idarenin, bu maddede yer alan hükümler çerçevesinde yükümlüler veya cezanın muhatabı ile uzlaşabileceği; uzlaşma talebinin, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde, henüz itiraz başvurusu yapılmamış gümrük vergileri ve cezalar için yapılacağı; uzlaşma talebinde bulunulması halinde, itiraz veya dava açma süresinin duracağı, uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde sürenin kaldığı yerden işlemeye başlayacağı, ancak sürenin bitimine üç günden az kalmış olması halinde sürenin üç gün uzayacağı; uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamayacağı hükme bağlanmıştır.
Sözü edilen hükümlerin değerlendirilmesinden; gümrük vergileri ile gümrük para cezalarında, idari davaya konu olabilecek işlemin, vergi tahakkukuna veya ceza kesme işlemine karşı, Gümrük Kanunu’nun 242’nci maddesinde öngörülen usullere göre yapılacak itiraz üzerine, yine aynı maddede yazılı mercilerce tesis edilecek olumsuz işlemler olduğu; Gümrük Kanununda öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacağı; ilgililerin, gümrük vergileri, cezalar ve idari kararların tebliği üzerine, itiraz başvurusunda bulunma ya da uzlaşma yoluna gitme konusunda seçimlik haklarının bulunduğu; uzlaşma yoluna gidilmesi halinde itiraz süresinin duracağı; uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde, sürenin kaldığı yerden işlemeye devam edeceği; ancak sürenin bitimine üç günden az kalmış olması halinde sürenin üç gün uzayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda; davacı tarafından, vergi ve fon payı tahakkuk ettirilmesine dair işlemin tebliği üzerine işlemeye başlayan idari itiraz süresinin, son günü uzlaşma yoluna gidilmesinin ardından durduğu; uzlaşmanın sağlanamamasının ardından, itiraz edilebilmesi için üç günden az süre kaldığı için üç gün uzayan süre içinde Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne itiraz edilip, anılan merci tarafından tesis edilen olumsuz işlemin iptali istemiyle açılması gerekirken, uzlaşma başvurusuna ilişkin sürecin tamamlanması beklenilmeksizin, idari davaya konu olacak işlem oluşmadan, vaktinden önce açılan davanın, bu nedenle reddi gerekirken, süreaşımı nedeniyle reddi yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir (Danıştay 8D – Karar : 2015/7215).
Gümrük Müdürlüğü’ne Yapılan İtirazın Başmüdürlükçe Reddi Üzerine İptal Davası Açılması
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin, 2006/1 sayılı İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğde öngörülen birim kıymete göre beyan edilmesi üzerine tahakkuk ettirilerek ödenen gümrük ve katma değer vergilerinin, eşyaya ait faturada gösterilen kıymete göre hesaplanan tutardan fazlasının geri verilmesi istemiyle 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211`inci maddesi uyarınca davalı İdareye başvuruda bulunulduğu, davalı Gümrük Müdürlüğünce, on beş gün içerisinde kayıt belgesi veya gözetim belgesi ibraz edildiği takdirde iade başvurusunun değerlendirilebileceği yolunda tesis edilen işlem üzerine, bu işlem istemin reddi sayılarak ilgili başmüdürlük nezdinde itiraza gidildiği, itirazın Başmüdürlükçe esas incelenmek suretiyle reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242`nci maddesinde, yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama itiraz edebilecekleri, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Gümrük Kanunu’nun sözü edilen 242`nci maddesi hükmüne göre, idari davaya konu olabilecek işlem, itiraza konu edilen işlem değil; söz konusu işleme karşı, öngörülen usule göre yapılacak itiraz üzerine, itiraz merciince tesis edilecek olumsuz işlemdir.
Olayda, Gümrük Müdürlüğünce tesis edilen işleme yapılan itiraz üzerine ilgili Başmüdürlükçe işin esası incelenmek suretiyle işlem tesis edildiği görülmektedir.
Bu durumda, anılan 242’nci maddede öngörülen usul işletilmek suretiyle, idari davaya konu edilebilecek nitelikte ilgili Başmüdürlükçe tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece, 4458 sayılı Kanunu’nun 211’inci maddesi yönünden yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ortada idari itiraza konu edilebilecek kesin bir işlemin bulunmadığı gerekçesine dayalı olarak verilen kararda isabet görülmemiştir (Danıştay 7D – Karar : 2015/1438).
Gümrüksüz Satış Mağazasında Limit Üstü Satış
Temyiz başvurusu; davacıya ait gümrüksüz satış mağazasının 2009 yılına ilişkin satış faturaları ile uçak içi satış listelerinin incelemesi sonucunda, hak sahibi kişilere limit fazlası eşya satışı yapıldığının tespit edildiğinden bahisle, bu eşyanın noksan çıkan eşya kabul edilmesi suretiyle, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 236’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli uyarınca, davacı adına tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davanın, istemin özeti bölümünde yer verilen gerekçeyle reddine dair mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
4458 sayılı Kanun’un 18.06.2009 gün ve 5911 sayılı Kanun’la değişik 242nci maddesinin 1
inci fıkrasında, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri; 2’nci fıkrasında, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği; 4’üncü fıkrasında da, itirazın reddi kararlarına karşı, işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; Gümrük Kanunu’nda öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacağı gibi, yükümlülerin itiraz başvurularının bir üst makamca otuz gün içinde karara bağlanarak sonucunun ilgilisine tebliği yasal bir zorunluluk olduğundan; bu sürenin cevapsız geçirilmesi halinde, idari başvuruların zımnen reddedildiğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, idari başvuruların, cevap verilmemek suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’unun “İdari makamların sükutu” başlıklı 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; 2`nci fıkrasında da, altmış gün içinde bir cevap verilmezse, isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde İdarece verilen cevap kesin değilse ilgilisinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin, başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren idari dava açma süresi içinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Gümrük Kanunu uyarınca işlem tesis edilmesi istemiyle veya idarece re’sen veyahut ilgililerin isteği üzerine tesis edilen işlemlere karşı idareye yapılacak başvuru yollarının yöntem ve süreleri ile kendisine başvuruda bulunulan idarenin cevap verme süreleri, anılan Kanunda, genel hükümlerden (İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10’uncu maddesindeki esaslardan) ayrı olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, Gümrük Kanunu’na göre yapılan vergi tahakkukları ve para cezaları ile ilgili olarak idari davaya konu olabilecek işlemlerin oluşumunun, yukarıda açıklanan başvuru usulleri ve süreleri konusunda özel Kanun niteliği taşıyan, 4458 sayılı Kanun hükümlerine göre, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde ise, genel Kanun niteliğindeki 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10’uncu ve 11’inci maddeleri hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu bakımdan, vergi veya cezalara vaki itiraz başvurusuna, 4458 sayılı Kanun’un anılan 242’nci maddesinde öngörülen otuz günlük süre içinde cevap verilmemesi suretiyle oluşan zımni ret işleminin süresi içinde dava konusu yapılabileceği gibi, zımni ret işlemine karşı dava açma süresinin geçirilmesinden sonra, başvuru hakkında idarece işlem tesis edilerek tebliğ edildiği hallerde de, 2577 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinde yer alan, İdareye yapılan başvuruların cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle dava açılmaması veya açılan davaların süreden reddi hallerinde, bekleme süresinin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren idari dava açma süresi içinde dava açılabileceği yolundaki hüküm uyarınca dava açılabilecektir. Öte yandan, zımni ret işlemine karşı açılan dava devam ederken, açıkça ret işleminin tebliğ edildiği ve ayrıca dava konusu yapılmadığı hallerde ise, her iki işlemde de incelenecek hukuksal durumların aynı olması sebebiyle, aynı davada incelenmesi de olanaklıdır.
Olayda da, davacı adına tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezası kararına vaki itiraz başvurusu üzerine Gümrük Başmüdürlüğünce davacıya gönderilen 25.06.2010 ve 26.07.2010 tarihli yazılar ile itiraz hakkında, araştırma ve incelemenin devam ettiğinin, 4458 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca ek süre içerisinde karar verileceğinin bildirildiği; 26.07.2010 tarihli yazının tebliği üzerine, 30 günlük cevap verme süresinin 25.08.2010 tarihinde sona erdiği ve bu tarihten itibaren cevap verilmemesinin itirazın zımnen reddi olarak kabulü suretiyle işbu davanın açıldığı, davanın devamı sırasında ise, vaki itiraz başvurusu hakkında Başmüdürlükçe alınan kararın, savunma dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edildiği ve davacının, savunmaya cevap dilekçesinde, itirazın reddi yönünde tesis edilen işleme karşı cevaplarını sunduğu anlaşıldığından, bu haliyle itirazın, otuz günlük süre içinde tebliğ edilmemesi suretiyle oluşan idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde olan işlem ile anılan işlemin iptali istemiyle açılan dava devam ederken Başmüdürlükçe itirazın açıkça reddi yolunda tesis edilen işlemin, aynı hukuksal sonuç doğuran işlemler olduğunun kabulü gerekmektedir.
Her ne kadar, Mahkemece, dosyada itirazın açıkça reddi yolunda tesis edilen işlem bulunmasına karşın, itirazın zımnen reddi yolundaki işlemin esası incelenmiş ise de, her iki işlem de, davacı adına tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddi yolunda olduğundan, bu durum, kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.
Ancak, para cezası kararı, davacıya ait mağazada 2009 yılına ilişkin satış faturaları ile uçak içi satış listelerinin incelemesi sonucunda, “hak sahibi kişilere limit fazlası eşya satışı yapıldığı” saptamasına dayanılarak alındığından, öncelikle bu kişilere limit üstü satış yapılıp yapılmadığının tespiti gerekmektedir. Bu tespit ise; iddia edildiği gibi, 2009 yılına ilişkin satış faturaları ile uçak içi satış listeleri üzerinde inceleme yapılması suretiyle, bu listelere göre, mağazadan yapılan satışlardan hangilerinin gerçek satış kabul edilip, hangi satışların ise limit üstünde gerçekleştirildiğinin; yine, bu satışlardan hangilerinin davaya konu edilen para cezasına esas alındığının ortaya konulmasıyla mümkün olduğu halde, Mahkemece, ara kararıyla para cezasının dayanağı belgelerin istenilmesine ve bu belgelerin incelendiğinin belirtilmesine karşın, inceleme sonucunda tespit edilen hususlara kararda yer verilmeksizin mevzuatın değerlendirilmesi suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Oysa, hak sahibi kişilere limit üstünde satışı yapılan eşyanın, antrepoda noksan çıkan eşya olması, noksan çıkan eşyanın bedelinin de, satış fişinde yer alan değil; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24’üncü maddesi uyarınca, eşyanın antrepoya ya da mağazaya girişinde antrepo beyannamesiyle beyan edilen değerinin olması karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20’nci maddesinin 1’inci fıkrasına göre davaya ait her türlü incelemeyi yapma yetkisine haiz olan mahkemece, taraflardan, cezası uyuşmazlığa konu edilen satış fişlerinde yer alan eşyaya ilişkin antrepo beyannameleri de getirtilerek, limit üstü satışlara ilişkin tespitin mahkeme heyetince yapılması halinde, bu tespitlerin tutanağa bağlanması; aksi halde, bilirkişi incelemesi yaptırılması; ayrıca, tutanakta veya bilirkişi raporunda yer alan tespitler taraflara tebliğ edilerek, söz konusu hususların taraflarca değerlendirmesine olanak sağlanması suretiyle, yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde, uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiğinden, eksik inceleme sonucu verilen kararda yasal isabet görülmemiştir (Danıştay 7D – Karar : 2014/1982).
Uzlaşma Davetiyesinin Gönderilmemesi
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına düzenlenen dahilde işleme izin belgesinde yer alan ihracat taahhütü tamamlanmadan buğday ithal edilemeyeceğine dair özel şarta riayet edilmeden buğday ithal edildiği için taahhüt kapama işleminin geri alınarak dahilde işleme izin belgesi kapsamında uygulanan muafiyetin kaldırıldığı, muafiyet kapsamından çıkartılan beyanname konusu eşyalarla ilgili alınan para cezası kararının davacıya 15/08/2014 tarihinde tebliği üzerine 25/08/2014 tarihli dilekçe ile yapılan uzlaşma başvurusuna idarece herhangi bir cevap verilmediği, başvurunun zımnen reddedildiğinden bahisle de vadesinde ödenmeyen alacağın tahsili için ödeme emri düzenlendiği anlaşılmakta ise de; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 244. maddesi ile bu maddeye dayanarak çıkarılan Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği’nde, idarenin uzlaşma talebine karşı cevap vermemesi durumunda uzlaşma talebinin zımnen reddolunacağına ilişkin bir hükmün yer almadığı, yükümlülerin süresi içerisinde usulüne uygun olarak idareye uzlaşma talebinde bulunması halinde idarenin yükümlüye uzlaşma ile ilgili olarak yapılacak görüşmelere katılmasının uzlaşma davetiyesi ile tebliğ edileceği hükmünün yer aldığı, davalı idarenin ise davacının usulüne uygun olarak yaptığı uzlaşma başvurusu üzerine davacıya herhangi uzlaşma davetiyesi tebliğ etmediği ve uzlaşma başvurusuna ilişkin sürecin tamamlanmadığı, dolayısıyla ortada kesinleşmiş bir amme alacağı bulunmadığından düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, karar verilmiştir (Danıştay 7D-Karar : 2021/1541).
Nuroğlu Hukuk Bürosu